Alfred Tennyson Sözleri

Yolculuk etmeden duramam: hayatı içerim
Çökeltilerine kadar: Her zaman zevk alırım
Çok miktarda, acı çekerim çok miktarda, hem
Beni sevmiş olanlarla, hem de yapayalnız

Çok geç değildir henüz yeni bir dünya aramak için.
Hamle yapın, ve iyi oturarak düzenle vurup ortadan kaldırın
Seslenen kırışıklıklarını alnın; devam ettirmektir çünkü benim amacım
Ölünceye kadar yelken açmayı ötesine gün batımının,
Ve bütün batı yıldızlarının yıkandıkları yerlerin.
Belki de körfezler bizi yıkayıp temizleyeceklerdir:
Belki de Mutlu Adalara dokunacağız,
Ve ünlü Aşil’i göreceğiz, tanımış olduğumuz.

Çok şey alındı, fakat çoğu hâla olduğu yerde durur; ve
Şimdi biz eski günlerde yeryüzünü ve gökyüzünü yerinden oynatmış olan
O güç olmasak bile; Biz yine de biziz, biz;
Hepsi aynı mizaçta bir parçadan oluşan yiğit yürekleriz,
Zamanla ve kaderle yıpranmış, fakat iradesi kuvvetli
Çabalamak, araştırmak, bulmak, ve teslim alınmamak için.

Kavrar ucunu kayanın kancalı ellerle;
Güneşe yakın yalnız yerlerde,
Gök mavisiyle halkalanmış, dikilir.
Buruşuk deniz altında sürünür;
Bakar dağının duvarlarından,
Ve bir yıldırım gibi düşer.

"İleri, Hafif Tugay!"
Korkan bir tek kişi mi var?
Yok, bilse bile Asker
Hatasını birinin:
Onlara düşmez cevap vermek,
Onlara düşmez sormak neden,
Onlara düşer bir tek şey yapmak ve ölmek:
Ölüm vadisine
Koşturdu altıyüz.

Kale surlarına görkem düşer.
Ve karlı zirveler eski hikayelerle dolu:
Uzun ışık göl boyu çalkalanır,
Ve vahşi çağlayan şerefle havaya zıplar:
Üfleyin, borazanlar, üfleyin, uçsun vahşi yankılar,
Üfleyin, borazanlar; cevap verir, yankılar, ölüyor, ölüyor, ölüyorlar.

Ey görenler, Ey işitenler, ne kadar da ince ve ne kadar berrâk,
Ve daha ince, daha berrâk, daha da uzağa giden!
Ah tatlı ve uçurumlardan ve çıplak kayalardan uzak
Periler Ülkesinden usulca üflenen borazanlar!
Üfleyin, işitelim dağların arasında mor dere yataklarının cevabını:
Üfleyin, borazanlar; cevap verir, yankılar, ölüyor, ölüyor, ölüyorlar.

Ey aşk, onlar zengin göğün ötesinde ölürler,
Tepe, veya tarla veya bir ırmakta sönerler:
Bizim yankılarımız ruhtan ruha yuvarlanır
Ve daima ve daima daha çok fazlalaşır.
Üfleyin, borazanlar, üfleyin, uçsun vahşi yankılar,
Ve cevap verir, yankılar, ölüyor, ölüyor, ölüyorlar.

Rüyalar var oldukları sürece gerçektir ve
Biz de zaten bir rüyada yaşamıyor muyuz?
 
Karanlığın içinden çıkan eller doğaya uzandı ve insanlığı şekillendirdi.

Yorumlar