Üç senedir gelürsüz gidersüz, küffârdan bir karış yer aldığınuz
yok. Bu kadar hazîne itlâf ve asâkir-i İslâm it‘âb olunur, eğer
mühimmât-ı levâzımınız tekmîl ise münasip olan Varadin kal‘asın muhâsara
eylemek gerekdir.
Bu gideceğiniz yerler sazlık ve bataklıklar içinden geçmekte ve
bu yollarda ağır sıkıntılar çekilmesi apaçık gözükmektedir. Bu yol
üzerinde kaç kere köprü kurmak gerektiğini kimse kestiremez. Hele bir
parça yağmur yağarsa her taraf çamur deryası olacak, o zaman bütün
zahire ve top arabaları, ağırlık katarları, yaya ve atlı asker yollarda
dökülüp kalacak, işin sonu da bir felâket olacak. Düşman ülkesinin baş
kalesi olan Varadin bir yanda dururken hayal ettiğiniz ülkeleri ele
geçirmek boş bir düşüncedir. Bir kalenin çepeçevre kuşatıldığı hiçbir
zaman görülmemiştir. Kaleler her zaman bir yanından topla döğülerek
savaşa girişilir. Burnumuzun dibinde Varadin dururken başka yere neden
gitmek gerekiyor, bunu anlayamıyorum.Bir kere Varadin’e gidelim,
kuşatalım, açmak kolay gelirse ne güzel, hiç olmazsa kuşatmış olarak
şerefimizle döner geliriz diye yanıp yakılmaktaydı.
Yorumlar
Yorum Gönder